Farhadi her şeyden önce iyi bir gözlemci ve yazar. Kadın erkek ilişkilerindeki farklılaşan tepkilerin izini sürmeyi seviyor ve bunu gayet akıcı bir şekilde yapıyor. Senaryoda herhangi kafa karıştırıcı bir açıklık oluşmuyor ama buna rağmen hikayelerin özü herkes için farklı çıkarsamalar yapmaya müsait hale geliyor. Örneğin Emad'ın gittikçe şiddete bağlayan tavrı karşısında bizde duygudan duyguya geçiş yaptık. Hak verilen ve aşırı bulunan davranışların izinde karşı tarafın aczini sorgulatıyor ve onu çevreleyen aile halkının olayın karmaşasında yitip giden halini. Rana'nın yaşadıkları karşısında dibe vuran ruh hali, kocasının kendisi adına aradığı adaletle düzelmiyor aksine daha büyük bir suçluluk duygusu olarak üzerine çöküyor. Her halükarda kadın dünyası zarar görüyor ve faturası kadına biçilmiş oluyor. Emad'a ise farklı, bir parça da suçlu bir tatmin duygusu hasıl oluyor. Karşı taraf ise toplumun ikiyüzlülüğünün başka bir hali olarak toplumun damarlarında dolaşmaya devam ediyor.
Satıcı oturmamış modernliğin ölümü ya da sakat kalması olarak da yorumlanabilir. Çünkü altında can cekişen bir adalet duygusu bulunuyor ve insanın bastırılmış hücreleri arasından şaha kalkmayı başarıyor. Farhadi yine bizi ortada buluşturmayı başarıyor.
Satıcı oturmamış modernliğin ölümü ya da sakat kalması olarak da yorumlanabilir. Çünkü altında can cekişen bir adalet duygusu bulunuyor ve insanın bastırılmış hücreleri arasından şaha kalkmayı başarıyor. Farhadi yine bizi ortada buluşturmayı başarıyor.